23 Ocak 2011 Pazar

Elde var aşk...


Yüreğini siper et. Güvenlik içerisinde olursun. “Yoruldum” deme sakın.

Göğsüne yüreğinden başka muska takanlar yorulurlar.

Göğüs kafesin acıdan bir mengene gibi yüreğini sıktığında, aşk var mı, ona bak.

Varsa eğer, aldırma, dağlar gibi gelsin. Çünkü aşk, acıyı hayata dönüştüren bir iksirdir.

Acıya aşık olanların “Ey tabib elden gelirse yâremi gel emleme… Yar elinden gelmedir bu yâreyi merhemleme…” diyenlerin sırrı burada yatmaktadır.

Bu sırrı bulanlardan biri, sevdanın başöğretmeni öyle demiyor mu: “Ben hüzünlerin Peygamberiyim.”

Aşk varsa eğer, sen değil dağlar sallansın.

Acıyı aşkla bal eylemeye bak. Sür merhem diye yürek yaralarına, hayalinin ve umudunun kırık yerlerine, içinin Karacaahmed'e dönmüş bölgelerine.

14 Ocak 2011 Cuma

SELİMİYE CAMİİ'NİN YAPILIŞ HİKAYESİ


Kıbrıs seferi sırasında II. Selim bir gece Peygamberimiz (s.a.v.) i rüyasında görür. Peygamberimiz: " Selim eğer Kıbrıs i fethedersen Edirne de su bizim işaret ettiğimiz yerde görkemli bir camii yaptıracaksın " der. II. Selim Kıbrıs seferinin meşgalesiyle bu rüyayı unutur. Daha sonra Lala Mustafa Pasa komutasındaki bir donanma Kıbrıs’ı fetheder. II. Selim Kıbrıs’ın fethinden çok memnun olur. Fakat bir gece tekrar Peygamberimiz : " Selim bize verdiğin sözü tutmadın. Sen Kıbrıs’ı fethedersen Edirne de cami yaptıracağına söz vermedin mi? " diye ikazda bulunur. Selim o günden sonra Mimar Sinan a bu camiyi yapma görevini tevdi eder. Böylece dünyaca tanınmış Selimiye Camii bir fetih müjdesinin meyvesi olarak Edirne ufuklarında tecessüm etmiş olur.

1 Ocak 2011 Cumartesi

Siyah Gözlerine Beni de Götür - Nurullah Genç...




Siyah Gözlerine Beni De Götür
Daha dokunmadan kurudu irem
Çöllere bir türlü yağamıyorum
Yeni bir koşuşun başlangıcında
Biraz deprem sonrası
Biraz şehir hülyası
Bir kalp yangınından geriye kalan
Siyah gözlerine beni de götür
Artık bu yerlere sığamıyorum

Pembe uçurtmalar yollandığından beri
Sarardı tiryaki menekşeleri
Sonbaharın tozlu kafeslerinde
Sevgi turnaları yakalıyorum
Turnalar gidiyor; ben kalıyorum
Avareyim, asûdeyim, yorgunum
Bilmiyorum neden sana vurgunum
Erzurum garında banklar üstünde
Uyku tutmuyor karanlıkları
Yitik düşlerimi kovalıyorum
Gölgeler gidiyor; ben kalıyorum

Yağmur - Nurullah Genç...



Yağmur

Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat

Yıllardır boz bulanık suları yudumladım
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Hasretin alev alev içime bir an düştü
Değişti hayel köşküm, gözümde viran düştü
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
Evlerin arasına dikilir yesil bayrak
Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak